6 Aralık 2014 Cumartesi
Kendime dair herşey..
Annem derdi bana..
"5 Aralık Gecesinden 6 Aralık'a gelirken tam 12'de doğdun,oğlum.."
O zamanlar Cuma'lar Cumartesi'ne gelirmiş..
Resmi bir doğum olayım olmamış aslında, o gün..
Babam doğumun resmiyetliğini kazandırmak için 2 gün beklemiş..
2 gün kaçak yaşamışım yani..
Ve 8 Aralık! Pazartesi... 2. resmi doğum günüm..
İşte hikayem böyle başlıyor..
Derken.. Zaman başladı,artık.. Nereye gideceğini..
Neler yaşayacağını bilmeden.. Sadece başladı..
Ve bu hikaye'nin sonu nereye varacak inan bilmiyorum,
sevgili okuyucum.. oğlum.. kızım..
Sadece bu yolda yaşadığımı yazacağım..
Neler hissettiğimi.. neler düşündüğümü..
Yani, kendimi anlatacağım sana..
hani o konuşacakken araya bişeyler girip konuşmaya devam etmediğim..
Kekemeliğim yüzünden bana söz hakkı vermedikleri için..
Aslında beni düşündüğün için, kendini fazla yorma diye..
veya o duygudan kaçtığın için..
Kendini fazla yorma diye hep yalnız kaldım..
Neyse..
Hikayemizi anlatalım..
Doğumumun resmiyetliğini kazandığımdan sonra
6 yıl konuşmamışım ben.. O 6 yıl neler yaşamışım..
İnan bilmiyorum.. hatırlamıyorum..
Elimde 3 - 5 fotoğraf dışında bilgim yok..
İşin felsefik-psikolojik analizini yapacak olursak,
sevgili okuyucum.. oğlum.. kızım..
İnsan 5 yaşına kadar neler yaşarsa.. öğrenirse..
yaşamının sonuna kadar onu yaşarmış.. bilirmiş.. Yani buna "bilinçaltı"diyorlar
Bilinçaltı'mda neler var, işte onu bilmiyorum.. ama yaşayarak öğreniyorum..
"Hayattan öğrendiğim çok şey var.."
Derken 6 yaşından sonra konuşmaya başlamışım..
İlk söylediğim kelime şeftali imiş.. Belki daha önce "anne" "baba" kelimelerini
söylemiş olabilirim.. ama benim bildiğim ilk kelime "şeftali"
peki neden şeftali?
annemler konuşmam için türbelere, ulu kişilere gidermiş, o zamanlar..
Ali Baba Türbesi varmış, gaziantep-ünaldı taraflarında..
Bir gün, Ordan geldikten sonra çoçukluğumun geçtiği, dedemle yaşadığımız evimizin yanında,
Bakkal varmış.. Bakkal da sebze meyve tezgahını bizim kapının bitişiğine koyarmış..
Orda şeftali görmüşüm.. canım çekmiş.. -nedendir bilinmez- şeftali demişim..
"şeftali" kelimesinin psikolojik-felsefik boyutunu hep araştırmışım, bu zamana kadar..
Argosal terimini de bilirim.. Lakin bu konuda "piç" teriminin karşılığını veremedim!
Keza Yıllar sonra Avrupa menşeli klozetlerde deneyim konusunda çalıştım, lakin tamamlayamadım!
Derken konuşmuşum işte..
Birde isim koyma mevzusu var, sevgili okuyucum..
oğlum.. kızım..
Dedim ya, resmiyetsiz doğum günüm..
o zamanlar.. 80'ler.. Darbeler..
resmi çalışma hakkı tanınmayan amcam.. en büyüğümüz!
resmiliğini başka yerde tamamlayıp vatan hasretini ilk dindirdiği günden sonra
gelmişim aralarına.. Süpriz yapmış,dedem!
Babam babasının adını önermiş..
Babası oğlunun adını önermiş..
Ve babamın oğlu, babasının oğlunun adını almış..
- Acaba bende böyle bir olayla karşı karşıya kalır mıyım diye,düşünürken-
Evin tek oğlu olmuşum.. oğlumun.. babasının oğlu olmadı! Keza öyle bir durum vardı
Babam izin vermedi.. Nedeni bilinmez! Ama neden olmadığını yaşayarak iyi öğrendim..
Sadece kız kardeşimin, oğlumun-kızımın halasının düğününde.. yeni hayatında..
acısını hissettim. Babam izin vermediğinde annemin nasıl acı hissettiğini bilmiyorum!
Bu konuyu soracak.. anlayacak yaşta değildim.. Şimdi de istemiyorum.
Bu konu hakkında detaylıca irdeleyemeyeceğim.. Kader konusunu çözemedim daha!
Derken işte..
Babam.. babasıyla.. annesiyle yaşamış.. ve o evde büyümüşüm..
O zamanlar babam.. Maddi bakımdan iyiymiş.. Ayrı eve çıkmamış..
Çıkamamışız.. Ki çıkmayışı benim hayatımı şekillendirmiş..
Babamın babası da babamın yüzünden ayrılmış.. Yaşadığı yerden..
(Yıllar sonra hayalini kurduğum ayrılış için)
-Biz buna Kazıklı diyelim.. Aslında bakarsan..
Babamın babası yurdundan oğlu için ayrılmış..
Kendi ayrılışımı tasarladığım gibi..
Bu kısmı annemden öğrendim, aslında..
Son ayrılışı kendim tasarladım..
Lakin faaliyete geçirmedim.. Geçirmeye çalıştım..
fakat.. babamın öğretemediğini öğrenmediğim için!
Yaşayarak öğrenip gerçekleştirmek için..
Bu konuda babamı suçlasam da
Tarih tekerrürden ibaret konusunu kamuoyuna sunduğum için..
korktuğum için susuyorum..
-Okuyorsan oğlum, iyi anlayacaksın beni.. -
Aslında babam hep yalnız kalmıştı..
Yalnız kalmayı kendi tercih etse de..
Yaşayışlarını zerresine kadar yaşadığım için iyi bilirim..
Dediğim gibi tek oğul oluşumu her zaman kendime onayladığım gibi..
Derken zaman ilerler..
O Konuşamadığım 6 yıl sona erer, konusur..
Okul başlar.. Gerçi Anaokulunu babamın babasının evinde okudum!
Anamın eviydi.. Babamın anasının eviydi..
Lakin okul.. Evimizin karşısındaydı..
Okula gitmek için.. Karşıya geçmek lazımdı..
Karşı gitmeyi o zaman öğrendim aslında..
Babama.. herşeye.. hayata..
İşte o zamanlar..
Okul hayatım.. Yaşam tecrübe. adına ne bok dersen de... başlar
Bunu şöyle anlatayım, sevgili okuyucu..
oğlum.. kızım..
O, Karşı gitmeyi öğrendiğim anaokulundan sonra
hep karşı gittim, bundan sonra..
O zamanlar.. Babamın anası.. daha sonra babamın babası
yeter dedi.. Daha doğrusu, Tanrı yeter dedi.
Yoksa dedem yani babamın babası çok yaşardı..
yaşamak isterdi doğrusu..
Mesela şimdi, Oğullarının ne halde olduğunu..
Torunlarının ne bok yaptığını bilmek isterdi..
Aslında kim istemez ki..
İnsanoğlu denen yaratık hep bi sonrasını ister..
-Umarım görüyordu bizi-
Ama inan benim bu halde olduğumdan daha farklı yapardı dedem..
Yaratıcı kudretinden değil.. Mevzumuz o değil!
Babamın kardeşinin dediği gibi kulaklarımı da çeker miydi..
Aslında kulaklarımın çekilmesi dedemin zamanında oldu!
O zamanlar Cıne5 Mamed'i bilmezler, babamın kardeşleri..
Şu yaşananlara sadece bahane..
Ego tatmini.. neyse sonra girerim bu konuya..
Neyse..
Karşı gitmeyi öğrendiğim anaokulundan sonra
hep karşı okudum okul bitine kadar..
Anlayacağın.. Her sene sınıf değiştirdim!
Her sene onlarca yeni arkadaşım oldu..
Belki bu yüzden her işimi kolayca görüyorum..
Lakin iş mevzusu...
İşte bu mevzu hep yara olmuştur..
Aslında yaraya müdahele edilmemiştir..
Sadece nereden merhem alınır söylenmiştir, sert bi biçimde..
Lakin bi bok olmamıştır..
Karşı gitmeyi öğrendiği o günden berri, karşı gitmişimdir,hep.
Aslında, bu mevzu, kadersel bakımından babamın anasından gelmektedir..
-zamanı gelince anlayacaksın ey oğul.. kızım.. ve okuyucu-
Gerçi şu ana kadar da devam etmektedir..
Artık karşı gelmekten ziyade argosal terimler araya girip
ego tatmini yapmaktadır..
Derken Malatya günleri..
"Nedir bu başımdaki felaket.. Ergenlik yıllarım.."
Herkesten uzak.. yalnız bir biçimde..
"BudakcaBlog" deyimiyle.. şizofrenik yıllar..
Sadece babamın hatası.. Belki de Kaderin tam ortası..
Belki de Geçmişe bir tokat..
Belki de.. İntikam..
Sadece o mevzu hakkında şöyle söylüyeyim..
Ergenliğimi bi tarafa bırakıp..
Yıllardır kekemeliğimi.. Akrabalarıma bağladım..
Onlardan nefret ettim..
Malatya'da yaşarken.. Kekemeliğimi yenmeye çalıştım..
İstanbula gittim.. Orda hocam demişti..
-Ve keza herkesin anlayacağı bir dille...-
Sorun onlar değil.. Kendin!
Lakin Halam..
Babamın bacısı..
Çoçukluğumun yanında geçtiği anamdan sonra tek kadın!
Budakların tek kızı.. -Budak Veli bakımından söyledim-
Durumunu iyi biliyorum..
Bunun akrabasal olmadığını yıllar sonra anladım..
O, İstanbuldaki son gece'de.. ( Kasım 2008)
Bunu anladım...
Lakin o Malatya mevzusu.. Buna kim ne derse desin..
Ergenlikten sonra yaşadığım en büyük sıkıntım..
Babamın yalnız kaldığı.. o günler..
Ardından Gaziantep günleri...
Ardından yalnızlık.. intihar..
acının zerresine kadar tattığım..
ama tattığımı anlamayan siktiri boktan insanlar..
Yıllardır acısını yaşıyorum..
Dedim ya, başta..
Kekemeliğim yüzünden bana söz hakkı vermeyenler..
Babamın bana öğrettiği yüzünden yaptıklarımı beni görmeyenler..
-İşte bu kısma, zaman diyorum.. -
Bunu ilerleyen zamanlarda anlayacaksın, ey okuyucu..
oğlum.. kızım..
(Ayrılık Manifestosunda bahsedeceğim)
işte.. böyle bir zaman..
Argosal.. Sırf kalp kırmamak.. veya Tanrı'dan korktuğum için..
Belki de.. zamana bıraktığım için..
Oysa önceki yazılarımda en ağır eleştiriyi..
en ağır lafı soktum.. İnan yazdıklarımı anlayabilirsen
oğlum.. kızım.. ve okuyucu..
O Malatya mevzusunu.. ve Antep mevzusu uğruna..
2008'den berri yüzlerce yazı yazdım...
-Ve bunu kitap şeklinde eline geçtiğinde okuyacaksın-
ya da bu yazı o kitabın özsözü olacak...
Son olarak şunu söyleyeyim..
Oğlum.. kızım.. ve okuyucum..
Hikayem başladı bir şekilde..
Hikayemi başlatan annem, babam.. hep yalnızdı..
-bunu şu son zamanlarda zerresine kadar acı acı yaşadım-
Ve bu hikayenin yalnız bitmesi için elimden geleni yapacağım!
Bunu bir gün anlayacak olan herkese..
Okuyucuya..
Yıllardır zor zamanlarımda hayalini kurduğum.. ve Babamdan dolayı her zaman zaafım olabilecek..
İman ve Dilruba için..
6 Aralık 2014 - İsmini söylemeyen bir şehirden
Etiketler:
Kendime dair herşey..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder